Azimet Karaman

FİGÜRÜN YALIN ANLATIMI
A.CELAL BİNZET


Figürün “somutlaşması” aşamaları sanatın belli başlı sorunları arasında gelir. Denilecektir ki, figür zaten somut bir kavramın karşılığı değil midir? Bir obje ya da nesnenin görünürlüğünü olduğu gibi yansıtma çabasının adıdır anılan eylem. İlk anda çelişkiliymiş gibi görünüyor.  Ancak sanattaki anlatım dilinin birbirinden bağımsız yollarla sonuca ulaşabileceği göz önünde bulundurulursa burada vurgulanan kavramla ne demek istendiği daha iyi anlaşılır kuşkusuz. O yansıtma eyleminin içinin, adına biçem denilen kişisel anlatım diliyle dışa vurulduğunu bilmek zorundayız. Heykel sanatının bu sorun karşısında takınacağı davranış baştan bellidir. Daha doğrusu heykel sanatçısının malzemeyle yüzleşmesi, onun hareket yeteneğini kısıtlayıcı bir rol üstlenebilir. Bu açıdan bakıldığında sanatçının düşünce sistemi, bir yerden sonra kendisinin dışında var olan nedenlerle yol almaya başlar.  Azimet Karaman’ın son dönem çalışmalarında karşımıza çıkan örnekleri bunun somut örneği. Gördüklerimiz, aza indirgenmiş bir anlatımın sonuçları.  Heykellerin yapımı aşamasında kullanılan ahşabın olanaklarıyla ilintili biçimleme anlayışı, sanatçıya böyle bir dili kullanma yolunu neden açmasın? Doğrusuna bakılırsa Karaman’ın daha önceki çalışmalarında baskın olan biçemi, bu son dönem yaptıklarında biraz olsun geriye itilmiş gibi. Çünkü şimdiki çalışmalarında öne çıkan anlayış, daha yalın ve kitle etkisi ağır basan heykeller. Küçük boyutlu olsalar bile değinilen ağırlığı görmemek olanaksız. Bir kez daha heykelde, boyutla ağırlık arasındaki ilişkinin fiziksel bir ölçmeden çok anlam boyutuna ilişkin bir niteleme olduğunun altını çizelim. Çoğunlukla figürün öne çıkarıldığı kütlesel düzenlemeler yanında soyut denemelerin yer alması dikkat çekici. Onlardaki biçim anlayışı ile figürlerin yapısı arasında kurulabilecek görsel ilişki biçemsel farklılığı gidermede en önemli etmen. Bu arada, sanatçının kullandığı ahşabın sıcaklığını işin içerisine katmak zorundayız. Heykel sanatında öz ile biçimin üzerinde buluştuğu malzeme bu açıdan büyük önem taşır. İşlenebilme özelliğinin düşünülen biçime ulaşabilme yolunda kolaylaştırıcı bir yönünün bulunması yapıtın bütünlüğünü sağlamada etken olacaktır sanırım. Söz konusu örneklerdeki anlatım ikiliğini, ayrıştırıcı bir özellik saymak yerine aynı hedefe yönelmiş bir düşünce sürecinin alıştırmaları olarak görürsek sorunu daha kolay çözeceğimize inanmak gerek.  
                                                                                   
Karaman’ın yeni çalışmaları karşısında kendi içinde yaşadığı değişim süreçlerinin olumlu izleri rahatlıkla okunabiliyor. Kavrayıcı ve etki bakımından uyarıcı işler. Zaten sanatın temelinde yatan anlayış da böyle bir sonuca ulaşmaktan başkası değil. Bu anlamda ulaşılmayı bekleyen hedefleri kendisine yol olarak çizen sanatçının yarışı da başkalarından çok kendisiyledir. Hep daha iyiyi arama çabası bu yolda en iyi itici güçtür. Günümüzde heykel sanatına karşı oluşturulmaya çalışılan olumsuz havayı düşünürsek bu yarışın hiç kolay olmayacağı belli. Sanatçının yeni çalışmalarını değerlendirirken işin bu yönünü göz ardı etmemeli. 

Paylaş:

 

© 2018 - Tüm Hakları Saklıdır. Trend Bilişim / Onur Sanat